20 Kasım 2011 Pazar

80lerin sonu 90ların başı

Çocukluğum 80lerin sonumudur yoksa 90ların başı mı? Hiç bilemedim bu sorumun cevabını, aslında pek bilmekte istemedim.Sonuçta ikiside benim çocukluğumdu  ne fark ederdi ki.
Neydi bu dönemi bu kadar meşhur yapan bilgisayar başında geçirilen çocukluğa yetişememiş son neslin sanal alemi kullanarak yaptığı bir akım mı? Yoksa gerçekten bukadar tutkulu bir dönem mi?
Belki de hiç biri değil sadece saf çocukluğumuzdur.
Bakalım nedir, ne değildir bu 80lerin sonu 90ların başı
Copy past ile çoğaltılmış evlerde yaşamadık mı hepimiz. Nasıl mı? Aşağıda yazanları hepimiz yaşamıyormuyduk.Aynı şeyleri yaparak büyümedik mi? İşte bunun için copy past evlerde yaşadık.
Sokakta oynamaktı, koşturmaktı hem de terli terli hastalığa inat nereye koşturduğunu bilmeden.
Misket oynamaktı, renkli camlara farklı değerler biçerek
Gazoz kapaklarını yan yana dizerek içine cam macunu doldurduğumuz kavanoz kapağını fırlatıp baş oynamaktı
Warnerbros karakterlerinin basılı olduğu tasolarla oynamaktı.
Üzerinde futbolcu resimlerinin olduğu son rakamları eşleştirmeye çalıştığımız artist kağıtlarıyla oynamaktı.
Kendi kurallarını koyduğumuz futbol maçlarını yapmaktı. ( 3 korner 1 penaltı, topu atan alır vs. vs. ).Japon kaleydi, 9 aylıktı, top atan kaleydi.
Raptiyelerle modifiye ettiğimiz telli arabalar ile oynamaktı.
Kasetlere ses kayıdı yapabilmek için altındaki çukuru bant ile kapatmak demekti.
Annemizin elimize tutturduğu salçalı ekmeği arkadaşlarımızla paylaşmak demekti.
Akşam okunun ezanın bir ibadet çağrısı değil de , eve giriş saati olarak bilmekti.
Terry sakızlardan çıkan etiketleri biriktirerek bisiklet sahibi hayelleri kurmak demekti.
Bayramlarda elimizde poşetlerle kapı kapı dolaşıp şeker toplamak demekti.Topladığımız paralarla torpil, çat pat, kız kaçıran , füze almak demekti.
3 çıta ve bir çöp poşedinden veya bir kağıt parçası ve annemizden çaldığımız dantel ipiyle yaptığımız uçurtmayı özgürlüğüne kavuşturmak demekti.
Simiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiit , yağlı kayış, istop, yakar top, 5 taş oynamak demekti.
Düz bir tahta üzerine çaktığımız çiviler arasına saldığımız bozuk para ile maç yapmak demekti.
Topumuzu kesen komşulara düşman gözüyle bakmak demekti.
Sadece pazar günleri sobanın yanında leğen içinde yıkanmak demekti.
Pazar günleri bizimkiler dizini seyretmek demekti.
Parliament sinema kulübünün filmlerini izlemek demekti.
Geç saatlere kadar bekleyip tuttu furitti, emanuella izlemek demekti.
Komşunun zillerine basıp kaçmak demekti.
İyi birçocuk olup şirinleri görmek demekti
Gölgelerin gücü adına diye haykırarak himan'a eşlik etmek demekti.
Riche rich'in parasının nekadar çok olduğunu anlayamamak demekti.
Tsubasanın bitmek bilmez koşu yolu demekti.
Taş devrinden görüp acaba bizim arabanın altınıda çıkarsakmı diye düşünmek demekti.
Efeeemmm diyerek ayı yogiyi taklit etmek demekti.
Teknolojinin nasıl birşey olduğunu jetgillerden görmek demekti.
Nasıl katledildiklerini anlamadan yakari izlemek demekti.
Hayalet avcıları demekti.
Edi, büdü,kurabiye canavarı, minik yani susam sokağı demekti.
Uzaylı alf 'i izlemek demekti.
Cosby ailesi demekti.
Anne zoruyla izlenen yalan rüzgarındaki karakterleri bilmek demekti.
Karaşimşek, A takımı demekti.
Voltran voltran voltran diyebilmekti.
Hugoyu hergün sevgilisine kavuşturmak demekti.
Denver, ninja turtles, clementine, monçiçiler , GI joe izlemek demekti.
Kaptan mağara adamının içinden çıkamayacak birşeyi düşünmek demekti.
Ne dediğini anlayamadığımız bay meraklıyı izlemek demekti.
Var yemez amcanın ne dediğini anlayamamak demekti.
Mahallenin muhtarlarındaki çaydanlığı istemekti.
Aterinin televizyona takıldığında televizyonu bozacağı yalanıyla büyümek demekti.
Tetris demekti.
Sanal bebeği büyütüp öldürdükten sonra arkasındaki düğmeye basarak tekrar canlandırmak demekti.
Bisan ihlas bisiklet sahibi olmak demekti.
Sinek ilacı arabasının arkasından koşmak demekti.
Sobanın üstünde kestane, kızarmış ekmek demekti.
Otobüslere bilet atıp binmek demekti.
Esem ayakkabıların cırtlarını çapraz bağlayarak karizmayı çizdirmemek demekti.
Saklambaç demekti.Körebe demekti.
Tolunay, Ünal,Abdullah, Takoz Recep, Suat, Bülent, H.Şükür, Hayrettin, Sergen demekti.
Tam otomatik kalem kutu sahibi olamamak demekti.
Sigara sakızlar çiğnemek demekti.
Para şeklinde not defteri kullanmak demekti.
Defterin kenarına 3 dikey çizgiden süs yapmak demekti.
Evin içinde oynanan maçlar demekti.
Horoz şeker demekti.
Yüzük şeklinde avuç içi su tabancası demekti.
Show tv'nin geçiş müziğini unutamamak demekti.
Sokaktan geçen kamyonetlerin arkasına takılmak demekti.
Leblebi tozunu şekerle karıştırıp ağzımıza attıktan sonra yusuf diyebilmekti.
Yumiyum yiyebilmekti.
Sulugöz sakızını gururla çiğnemek demekti.
Ağızda patlayan sakızların nasıl patladığına akıl erdirememekti.
Kokulu silgi demekti.
Barış Manço adam olacak çocuk programı demekti.
Kames top demekti.
Büyük orta ufak jetonlarla telefon edebilmek demekti.




Aslında 80lerin sonu 90ların başı
Kirlenmemiş dünün,kirletilmeye yüz tutmuş yarını demekti.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder